4 Ocak 2009 Pazar

Yavuz Peker

İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümü 1975 senesi mezunudur. Çeşitli liselerde 25 yıl felsefe öğretmenliği ve rehber öğretmenlik yaptıktan sonra, Bodrum – Mumcular Sitare Özkan Lisesinden emekli oldu. Sanat çalışmalarına Lise öğrenimi yıllarında resim yaparak başladı. Üniversitede okurken kendisi gibi aynı sınıfta sosyoloji okuyan, ancak sanat ve resim sanatına gönül vermiş ressam Niyazi Toptoprak ile tanışarak bir süre onunla birlikte çalıştı.Yaptığı resimleri sergilemeye fırsat bulamadan sattı. Seramik ve çömlek konusunda da bir çok çalışmasını sergilemeden satmış olması, büyük kitlelerce fazla tanınamamasına olmasına yol açmıştır. Zaman zaman resim çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca fotoğrafçılık konusunda da eskiye dayanan bir deneyimi vardır.
İlk çömlek çalışmaları ise, Kırklareli’nde geleneksel çizgide üretim yapan Çömlekçi Şükrü İbrik’in odun fırınlı atölyesindedir. Bu yıllarda kendi çömlekçi tornasını yaparak evinde üretim yapmaya başlamıştı. Çalıştığı tornaları kendisi tasarlayıp yapmaktadır.
Müzik ile de ilgisi, lise yıllarından itibaren, devam etti, Kırklareli’nde zamanının rock şarkılarını çalan yerel gruplarda gitar çaldı. Müzisyenliğinden çok; onun felsefi alt yapısı ile ilgilenmesi, çalıştığı grupları özel yapıyordu. Bu sıralarda arkadaşı müzisyen Burhan Öçal ile, tek gitar ve bateri ile improvize çalışmalar yaptı. Bu çalışmalar Öçal’ın ilk özgün müzik denemeleri sayılabilir. Birlikte aynı müzik gruplarında çalıştı, müziğin arka planında yatan öğeleri ve felsefesi konusunda fikri çalışmalar yaptı.
Öğretmenliğinin yanı sıra sürdürdüğü çalışmalarını tayin olduğu Foça’da devam etti ve evinin salonunda açtığı ilk çömlek atölyesinde, yaptığı çalışmaları bir sponsor vasıtasıyla Amerika Birleşik Devletleri’ne yolladı ve satılmalarını sağladı. Rahmetli sanat galerisi sahibi Ergun Karaca'nın sponsorluğunda, Bergama, Efes, Afrodisias ve Bodrum müzeleri başta olmak üzere, Ege bölgesindeki bir çok müzeye özgü tarihsel izlenimli parçalar yaparak sattı.Yaptığı çalışmalarla Foça Belediyesi’nin dikkatini çekerek, Belediye’nin desteği ile küçük bir atölye açtı, burada Arkeoloji Prof.Ömer Özyiğit ve ekibince atölye çalışmalarında bulundu, Foça kazılarında çıkan seramik objelerin yeniden yapılandırılması projelerine paralel olarak, eserlerin değişik ölçeklerde aynı formları koruyarak üretimini gerçekleştirdi. Foça’nın antik kaplarının tıpkı yapımlarından oluşan sergiler açması ve Karma sergilere katılması, bu yıllara rastlar.Antik Grek kaplarında bulunan siyah ve kırmızı figürlerin, yeniden oluşturulabilmesi için uzunca bir süre çalışması vardır, ancak bu çalışma yarım kalmıştır. Kendi deyimi ile karalamaları ve şiir denemeleri de vardır. Foça’da Arkeolog Halil Eskici ile çömlekler üzerindeki parmak izleri konunda neler yapılabileceğini araştırdı. Çünkü, yazdığı bir şiirde
“Yok olacak bir gün her şey
Parmak izleri çömlek parçalarında
kalacak”
dizeleri geçmektedir. Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği 26. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu’nda arkeolog Halil eskici, konuya, “Pişmiş Toprak Eserler Üzerindeki Parmak İzleri “ konusundaki konferansı ile resmiyet kazandırmıştır. Foça Belediyesi’nce düzenlenen çeşitli toplantı ve festivallerde, hatıra vazoları konuklara armağan edilmiş; ve Foça’da binlerce yıl sonra eski Anadolu çömlekçiliği kendisi ile birlikte kaldığı yerden devam ederek, yeniden işler hale gelmişti denilebilir. Atölyesi, arkeologların, bilim ve sanat adamlarının bir uğrak yeri idi. Seramik çalışmalarının yanı sıra, felsefi ve sanatsal sohbetlerin yapıldığı bir mekan haline gelmişti. Başlıca müdavimleri, Foça’da restorasyon konusunda çalışmalarıyla tanınmış mimar Ercüment Kuyumcu ve bir diğeri de, büyük ressam rahmetli Avni Arbaş idi. Arkadaşları ve öğrencileri arasında her zaman sevilen ve sayılan bir usta ve öğretmen idi. Foça her zaman gönlünde yatan ve asla unutamadığı bir yer olarak kaldı. Kendi deyimi ile Foça’nın o ünlü “Karataş” ına basmıştı çünkü!. Foça’da ve Bodrum’da yerli yabancı öğrencilere çömlek dersleri verdi, TRT programlarında ve basında yer aldı.
Tayinin Bodrum’a çıkması ile birlikte, Foça’daki çalışmaları sona erdi. Bodrum’a tayininden sonra kısa bir süre Gümüşlük’te stand açtı, daha sonra yine kısa süre Bodrum Sazköy’de atölye açtı ve Bodrum Çömlekçi köyünde’ki evinin bahçesinde bulunan deve damında büyükçe bir çömlek atölyesi açtı. Burada, Sazköy’deki fırına göre çok daha büyük olan ikinci odun fırınını inşa etti. Çömlekçi köyünde, yine kendisi gibi çömlek ustaları olan atölye sahipleri Eyüp Üner ve Bora Sencer ile tanıştı. Yapıtlarından bir kısmını Bodrum Sualtı Arkeoloji müzesinde satılmasını sağladı. Bir süre arkadaşı Bora Sencer ile işbirliği yaptı.
Emekli olduktan kısa bir zaman sonra özel sorunlar ve sağlık sorunları yüzünden, Mumcular beldesine taşındı. Oradan da şu anda bulunduğu İzmir’in Urla ilçesine geldi. Burada ziyaretçilerini kabul etmeye ve evinin bir bölümünde oluşturduğu küçük atölyesinde çalışmalarını sürdürmeye yeniden başladı.

AKIN GÜRE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder